
Altın Palmiye’li Ruben Östlund’dan Radikal Öneri: Kamera Kullanma Ruhsatı! – Haberler
Son filmi “Hüzün Üçgeni”yle ikinci kez Altın Palmiye kazanan Östlund, kamera kullanma ruhsatı fikrini tartışmaya açıyor.
“Kare” ve “Hüzün Üçgeni” filmlerinin Altın Palmiye’li yönetmeni Ruben Östlund, sinemanın gücünün ve toplum üzerindeki etkisinin farkında, bu yüzden kamera kullanımını düzenlemek için radikal bir fikir öneriyor.
Oscar ve Bafta adayı film yapımcısı yakın zamanda The Guardian ile yaptığı bir röportajda, özellikle insanların büyük ya da küçük ekranlarla ilişkilerinin günümüzde çok daha ön plana çıktığı bir dönemde, yüksek kaliteli medya ürünlerini tüketmenin önemini dile getirdi ve şunları söyledi:
“Bir fikrim var. Ya yalnızca lisansınız varsa kamerayı kullanmanıza izin verilse? Silah kullanmak için bir ruhsata ihtiyacınız var; en azından gelişmiş ülkelerde. Kamera da güçlü bir araçtır.”
Yönetmen ayrıca, diğer film yapımcılarına medyaya bir miktar ihtiyatlı davranmalarını ve filmlerin toplumu amaçlamadıkları şekillerde etkileyebileceğinden dolayı üstlendikleri sorumluluğu anlamalarını tavsiye etti.
Östlund, “Filmler dünyayı değiştiriyor ve bu mesleği yaparken bunu dikkate almanız önemlidir” diye açıkladı: “Eğlence endüstrisinde eğer kurguyla uğraşıyorsanız bunun dünyayı etkilemeyeceğine dair garip bir his var. Tükettiğimiz görsellerin nasıl bir etki yarattığını insanlara anlatmak için çok mücadele etmeniz gerekiyor.“
Özellikle akıllı telefonların ve sosyal medyanın her gün kullanılmasıyla birlikte dünyanın hızla “metin temelli toplumdan görüntü temelli topluma” geçiş yaptığını belirten Östlund, bunun daha bireysel izleme deneyimlerine de yol açtığını kabul ediyor ve bu nedenle bugün sinemaya gitmenin ve grupla bir şeyler izlemenin özel bir tarafı olduğuna inanıyor.
Sinema salonlarının önemine ilişkin Östlund şunları söylüyor:
“[Salonlar] Herkesin birlikte tepki verdiği ve bir şeyleri formüle etmeye başladığı bir tür yurttaş toplantısı sunuyor. İnsanlar meta dünyaya geçtikçe, yaşadıklarınızı tartışabileceğiniz fiziksel toplantılar giderek daha önemli hale gelecek. Sonunda benzersiz özelliğinin büyük ekran olmadığını fark ettik. Bilgiyi tamamen farklı bir şekilde işlemek zorunda kalmaktır çünkü birisi size ne düşündüğünüzü sorabilir. Bir şeyleri bireysel olarak izlerken, görüntüleri entelektüel bir şekilde değil, bir zombi gibi işliyorsunuz.“
Altın Palmiye ödüllü İsveçli yönetmen Ruben Östlund, film endüstrisinde radikal bir öneriyle gündeme geldi. Östlund, kamera kullanımı konusunda düzenlemeler yapılması gerektiğini savunarak “Kamera Kullanma Ruhsatı” uygulamasını önerdi.
Oscar ödüllü yönetmen, film setlerinde yaşanan taciz ve kötü davranışların önlenmesi ve set güvenliğinin arttırılması için kamera kullanımının düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Östlund’a göre, setlerdeki güvenlik sorunları genellikle çekimlerin gizlice kaydedilmesi ve bu görüntülerin kötü niyetli kişilerce paylaşılması sonucu ortaya çıkıyor.
Kamera Kullanma Ruhsatı uygulamasıyla, film setlerinde çalışacak herkesin belirli bir eğitimden geçerek kamera kullanımı için lisans alması gerekecek. Bu sayede, setlerdeki görüntülerin kontrol altına alınması ve kötü niyetli kişilerin taciz ve kötü davranışlarını kaydetmesinin engellenmesi amaçlanıyor.
Östlund’un önerisi, film endüstrisinde çeşitli tepkilere neden oldu. Kimileri bu düzenlemenin set güvenliğini arttıracağını ve tacizin önlenmesine yardımcı olacağını düşünürken, bazıları ise bu uygulamanın sanatçıların özgürlüğünü kısıtlayacağını savunuyor.
Ancak, son yıllarda film endüstrisindeki taciz ve kötü davranış vakalarının artması, bu konuda radikal önlemlerin alınmasını gerekli kılıyor. Ruben Östlund’un önerisi, bu sorunların çözümü için atılabilecek adımlardan sadece biri olabilir.
Kamera Kullanma Ruhsatı uygulamasının hayata geçirilip geçirilmeyeceği ise ilerleyen günlerde netlik kazanacak. Ancak, film endüstrisindeki güvenlik sorunlarına karşı alınacak her türlü önemli adımın desteklenmesi ve uygulanması gerektiği görüşü oldukça yaygın. Altın Palmiye’li Ruben Östlund’un bu radikal önerisi, sektördeki dönüşümün bir parçası olabilir ve gelecekte film setlerindeki güvenliği arttırmada önemli bir rol oynayabilir.