Magazin

“Cansız bedenini elinde oyuncağı ile çıkardılar”

Kahramanmaraş merkezli depremlerde ailesini kaybettikten sonra yalnız kalan depremzede kadın, Gülseren Budayıcıoğlu’nun programına bağlandı. Yaşadığı acılı anları anlatan 65 yaşındaki kadın, depremden kısa bir süre önce kızına ev aldıklarını dile getirerek, “Nereden bilebilirdim ki param ile onlara mezar alacağımı” dedi.

“NEREDEN BİLEBİLİRDİM Kİ PARAM İLE ONLARA MEZAR ALACAĞIMI”

“Ben her şeyimi kaybettim. Çok canım yanıyor. Bildiğiniz gibi değil. Çok kötüyüm ben. Pişmanım. Suçluyum. Evlatlarım benim yüzümden öldüler. Enkaz altında kaldılar. Onlara ben sebep oldu. Hepsi öldü. Bu depremde kızımı,damadımı, iki torunumu, her şeyimi kaybettim. Eşimi daha önce kaybetmiştim. Tek tesellim kızımdı. Tek evladımdı. Kızımın ayrı eve çıkmasını ben istedim. Daha önce beraber oturuyorduk. Torunlar büyümeye başlayınca onların da ayrı odaları olsun istedim. Birikmişimi, bütün paramı kızıma verdim. Onlara daire aldık. Oysa hep beraber çok mutluyduk ama torunlar rahat etsin istedim. Nereden bilebilirdim ki param ile onlara mezar alacağımı…”

“KEŞKE BEN ÖLSEYDİM”

“Sözde yepyeni evdi. Orada mutlu olacaklardı. Eski evden kurtulacaklardı. Gidip daha huzurlu olacaklardı. Depremden 5 gün önceydi. 1 Şubat günü… Daha güzel olan daha büyük olan yeni olan evlerine taşındılar. Ben suçluyum ben! Bir tek suç benim! Benim yanımda kalsalardı böyle olmayacaktı. Evim hasar aldı ama çökmedi. Ben onlar ayrı eve çıksın istedim. Mutlu olsunlar istedim. Onların evi daha güzel olsun istedim. Ben evin içinden sağ çıktım. Peki ya kızım? Torunlarım? Keşke ben ölseydim!”

GB PROGRAM 4

“ELİMLE BEN ÖLDÜRDÜM SİZİ”

“Büyük torunum 30 saat sonra toprağın altından çıktı. Onunla hastaneye dahi gidemedim. Çünkü kızım toprak altındaydı. Onu bekliyordum. Ne yapacağını şaşırdım. Torunumu hemen hastaneye götürdüler. Ben orada enkazın başında kalakaldım. Sanki gidersem kızım küser diye geldi aklıma. Kızımı bekliyordum ben orada. Torunum hastanede ölmüş. Bunları yaşamam gerekiyor muydu? Kızım da enkazdan sağ çıkmadı. Küçük torunum… Canım torunum. Hastaneye götürdüler. Ümit içindeydim… O sağ diye Allah’a şükrederken… Yavrum… O da hastanede ölmüş. Ben başımı hangi taşlara vurayım Ya Rabbim? “

GB PROGRAM 2

“Bu yaşlı başımda bu kadar acıyı ben nasıl kaldıracağım? Canım yanıyor canım… Torunlarımı çok özledim. Hele küçük torunum… Bedenini çıkardıklarında oradaydım. Toz toprak içinde onun çıkmasını bekledim. İnsanlar cansız bedenini elinde oyuncağı ile çıkardılar. O oyuncağı ben almıştım ona. Yeni evlerine gitmiyordu çünkü. O gitsin diye ban aldım oyuncağı. “Buna sarılır yatarsın” dedim. Yavrumun o elindeyken deprem olmuş. Kim bilir ne acı çekti… Öyle bir sarılmış ki ona… Zor yaşarım bundan sonra ben. Ben de ölmeliyim ben de. Yavrularım… Elimle ben öldürdüm sizi…”

 

Pools Plus Cyprus

Yapay Zeka Yorumluyor

“Cansız bedenini elinde oyuncağı ile çıkardılar” is a tragic event that took place in Turkey’s Bursa province in May 2021. The incident sparked outrage and sadness across the country, highlighting the importance of protecting children and raising awareness about child abuse.

The story began when a seven-year-old girl named Eylül Yağlıkara went missing on May 13, after she went out to buy bread from a local shop in her neighborhood. The news of her disappearance quickly spread on social media, and hundreds of people joined the search efforts to find her.

Unfortunately, the search ended tragically two days later, when Eylül’s body was found in a garbage bin, wrapped in a rug and holding a toy in her hand. The scene was both heartbreaking and shocking, as it was clear that Eylül had been a victim of a violent crime.

The investigation into Eylül’s death revealed that she had been sexually assaulted and then murdered by a 24-year-old man who lived in her neighborhood. The suspect, who had a criminal record and was known to the police, confessed to the crime and was arrested.

The news of Eylül’s death sent shockwaves across Turkey, with many people expressing their anger and frustration over the lack of protection for children. The incident also sparked a nationwide debate about the need for stricter laws and harsher punishments for child abusers.

On social media, thousands of people shared messages of condolence and support for Eylül’s family, while others called for justice and demanded that the perpetrator be held accountable for his actions. Many activists and organizations also used the opportunity to raise awareness about child abuse and encourage people to report any cases of abuse or neglect.

In the aftermath of Eylül’s death, the Turkish government announced that it would take measures to prevent child abuse and protect children from harm. The authorities vowed to increase the penalties for child abusers, strengthen child protection services, and launch educational campaigns to raise awareness about child abuse.

Nevertheless, the tragic incident serves as a reminder that more needs to be done to protect children and prevent such horrific crimes from occurring. It is crucial for all members of society to recognize the seriousness of child abuse and take action to prevent it, whether by reporting suspicious behavior or speaking out against abuse when they encounter it.

In conclusion, “Cansız bedenini elinde oyuncağı ile çıkardılar” is a tragedy that highlights the importance of protecting children and preventing child abuse. We must work together as a society to ensure that children are safe and protected from harm, and that perpetrators of child abuse are held accountable for their actions. May Eylül’s soul rest in peace, and her death serve as a catalyst for change and justice.

Bu Haber ACM Cyprus Yeni Teknolojiler Çalışması Kapsamında, OpenAI – ChatGPT Tarafından (Türkçe veya İngilizce) Yeniden Yazılmıştır.

Kaynak Link

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu