OpenAI Makaleleri

Kıbrıs Anlaşmazlığı: Bir Çözüm Müzakeresinde İlerleme ve Önümüzdeki Zorlukları Analiz Etmek

Kıbrıs anlaşmazlığı, 50 yılı aşkın bir süredir Kıbrıs adasını rahatsız eden uzun süredir devam eden bir çatışmadır. Çatışmanın kökleri, adanın 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan etnik ve siyasi bölünme tarihine dayanıyor. Doğu Akdeniz’de yer alan Kıbrıs, 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetildi. Ada daha sonra bağımsızlığını kazandığı 1960 yılına kadar İngilizler tarafından kontrol edildi. Adanın Kıbrıslı Rum nüfusu adanın Yunanistan’a katılmasını, Kıbrıslı Türk nüfusu ise adanın bağımsız kalmasını istiyordu. 1974’te Türkiye Kıbrıs’ı işgal etti ve adanın kuzey üçte birini ele geçirerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kurdu. O zamandan beri ada ikiye bölünmüş durumda ve KKTC sadece Türkiye tarafından tanınıyor. 1974 işgalinden bu yana, uluslararası toplum Kıbrıs anlaşmazlığına bir çözüm bulmaya çalışıyor. Yıllar boyunca Birleşmiş Milletler’in sponsorluğunda bir dizi görüşme yapıldı, ancak ilerleme yavaş oldu. Ancak 2017’de iki toplumun liderleri müzakereleri yeniden başlatmayı kabul ettiğinde umut tazelendi. İsviçre’de yapılan son müzakere turu Temmuz 2017’de anlaşma olmadan sona erdi, ancak iki taraf bir çözüm bulmaya kararlı. Müzakerelerde şu ana kadar kaydedilen ilerleme olumlu. Kilit gelişmelerden biri, iki tarafın federal bir çözümün dört ayağı üzerinde anlaşması: iki toplumun siyasi eşitliği, iki bölgeli, iki toplumlu bir federal devletin oluşturulması, tek bir uluslararası kişiliğin varlığı, ve güvenliği sağlamak için tek bir uluslararası gücün katılımı. Ancak, müzakerecilerin karşı karşıya olduğu önemli zorluklar hala var. Ana zorluklardan biri, Kuzey Kıbrıs’taki Türk askeri varlığı meselesidir. Türkiye’nin KKTC’de konuşlanmış yaklaşık 30.000 askeri bulunuyor ve Türkiye’nin bunları tamamen geri çekmeyi kabul etmesi pek olası değil. Rum tarafı bunu müzakereli bir çözüme engel olarak görüyor. Diğer bir zorluk da mülkiyet hakları meselesidir. Türk ordusu 1974’te işgal ettiğinde, birçok Kıbrıslı Rum aile kuzeydeki evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu mülkler daha sonra Kıbrıslı Türkler tarafından işgal edildi ve mülkiyet hakları konusu müzakerelerde en tartışmalı konulardan biri haline geldi. Mültecilerin dönüşü konusu da bir anlaşmazlık noktasıdır. Birçok Kıbrıslı Rum 1974’te kuzeye kaçmak zorunda kaldı ve evlerine dönme hakkını istiyorlar. Kıbrıs Türk tarafı, bunun iki toplumun dengesini bozacağını öne sürerek bunu kabul etmekte isteksiz. Zorlu olabilecek diğer konular arasında iki toplum arasında güç paylaşımı, federal bir hükümetin kurulması ve vergilendirme konusu sayılabilir. Bu zorluklara rağmen, hala bir çözüm bulunabileceğine dair umut var. Her iki taraf da müzakerelere bağlı ve bir çözüm için geniş bir uluslararası destek var. Kıbrıs’ın 2004 yılında katıldığı Avrupa Birliği, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye’nin AB’ye katılımının ön koşulu olduğunu açıkça ortaya koydu. ABD de müzakerelere dahil oldu ve Dışişleri Bakanı Rex Tillerson bir anlaşmaya desteğini dile getirdi. Müzakereler devam ediyor ve iki tarafın yakın gelecekte tekrar bir araya gelmesi bekleniyor. Bir çözüme ulaşmak zaman, sabır ve uzlaşma gerektirecektir, ancak bir çözüm bulmanın önemi ne kadar abartılamaz. Barışçıl, birleşik bir Kıbrıs sadece adaya fayda sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda daha geniş bölge üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır.

ACM Cyprus

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu