
Macaristan Meclis Başkanı Kövér: Brüksel bürokrasisinin kibirli tavrı Avrupalıları ihanete uğradı

Macaristan Parlamento Başkanı László Kövér, Pazartesi günü yayımlanan bir röportajda, “Avrupalıları ihanete uğratan Brüksel bürokrasisinin kibrine karşı ideolojik ayrılıkları aşarak egemenliği birlikte korumanın belirli ulusal çıkarları gerektiğini” belirtti.
Kövér, Polonya PiS, Slovakya Sosyal Demokrat Smer, liberal Çek ANO hareketi ve o zamanlar Avrupa Halk Partisi’nde yer alan Macaristan Fidesz’in başbakanları tarafından yönlendirildiği bir dönemde, Visegrad Grubu’nun en verimli olduğunu söyledi.
Fidesz, PiS’i bir müttefik olarak görüyor. “Rus-Ukrayna çatışmasının Polonya ile Macaristan arasında bir ayrım konusu haline gelmesine izin vermek bir hata oldu, çünkü bu farklı yaklaşımları ve ulusal çıkarları kabul etme ve uzlaştırma olasılığını ortadan kaldırdı.” dedi.
AB’nin aslında böyle bir dayanışma üzerine kurulduğunu ekledi.
Polonya seçimlerini kaybetmesiyle ilgili yorum yapan Kövér, sonuçların sol liberal medyanın partiyi hakkında yayınladığı imaja bağlı olduğunu söyledi.
2006’daki yenilgisinin ardından Fidesz, “ulusalcı sermaye” ile işbirliği yaparak sağ kanat bir televizyon kanalı kurmuş ve bu kanal, 2006’dan sonra Sosyalist-Liberal koalisyonunun kirli politikalarını ortaya çıkararak 2010’daki ezici yenilgilerine neden olmuştur, dedi.
Kövér, Macar modelinin Avrupa’da “benzersiz” olduğunu belirtti çünkü sağ kanat kaynakların geleneksel medyadaki mesajlarını seçmenlere ulaştırmak için eşit fırsatlar sunduğunu söyledi. Bu arada, PiS ve Fidesz gibi muhafazakar partiler, politik olarak yanlış buldukları içeriği sansürleyen sosyal medya siteleriyle mücadele etmek zorunda kaldıklarını ekledi.
Kövér, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Macaristan’da sağ kanadın temel değerlerinin “Tanrı, vatan, aile” olduğunu söyledi.
Gençler genellikle siyasetten uzak durma eğiliminde olsa da, Macaristan’da Fidesz’in genç seçmenlerin en büyük oranına sahip olduğunu belirtti. Momentum partisinin, “Fidesz’den sonraki genç nesillerin temsilcisi olarak başladığını” ancak en son seçimde %4’ün altına düştüğünü ve EP’deki koltuklarını kaybettiğini söyledi.
Katolikler ve Protestanlar arasındaki ilişkilere de değinen Kövér, iki mezhebin aralarını açan şeylerden daha fazlasıyla bağlantılı olduğunu belirtti. “Maalesef, Avrupa’da giderek yaygınlaşan anti-Hristiyan psikolojik terör, bazen varoluşsal tehdide dönüşüyor” dedi.