Moğolistan

Moğolistan’ın Mali İhtiyatı Artırması Gerekiyor

Asya’nın Ekonomik Görünümü Ticaret Gerilimleriyle Karanlıklaşıyor

ABD’nin uyguladığı gümrük tarifeleri, son yüzyılın en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Bu tarifelerin çoğu, Asya’ya yönelik en sert olanlar arasında. 2024 yılında küresel büyümeye katkıda bulunan Asya, şimdi ticaret odaklı gelişim modelinin test edildiği bir döneme giriyor. Liberal ticaret ve küresel değer zincirlerine derin entegrasyona uzun süredir dayanan Asya, ABD-Çin gerginliğinin artması ve küresel ticaret politikasının belirsizliğinin artmasıyla birlikte büyük zorluklarla karşılaşıyor. Bazı tarifelerin durdurulmasına rağmen, genel korumacılık ortamı ve zayıf küresel talep, bölgedeki ekonomik beklentileri zorluyor.

Bu bağlamda, Asya ve Pasifik için ekonomik görünüm önemli ölçüde kararmış durumda. Bölgesel büyümenin 2025’te %3.9’a düşmesi bekleniyor; bu, 2024’te %4.6 olan büyümeden en keskin düşüşü temsil ediyor. Gelişmiş Asya ekonomilerinin yalnızca %1.2 büyümesi öngörülürken, gelişen ve gelişmekte olan Asya’nın büyümesi %4.5 civarında kalacak. Çin’in büyümesi, mali teşviklere rağmen %4 civarında kalacakken, ASEAN ekonomileri dışsal şoklar ve zayıf iç talep nedeniyle büyüme beklentilerini %4.1’e düşürmüş durumda. Ticaret konusunda daha az bağımlı olan Hindistan ise, yavaş bir büyüme göstermesine rağmen, göreceli olarak daha iyi bir performans sergilemesi bekleniyor.

Tarifeler ve artan ticaret engelleri, bölgenin pandemiden sonraki momentumunu tehdit ediyor. Birçok Asya ekonomisi, zayıf iç talep ortamında ihracata bağımlı olduğundan, bu durum daha da belirginleşiyor. Yüksek borç yükleri ve artan borçlanma maliyetleri de birçok ülkede tüketici harcamalarını kısıtladı. Yüksek teknoloji ihracatına—özellikle yapay zeka ile bağlantılı olanlara—olan talep, ABD ve diğer gelişmiş ekonomilerle ticareti desteklemiş olsa da, bu durum Asya’yı ABD talebindeki değişikliklere ve artan korumacılık risklerine karşı daha savunmasız hale getiriyor.

Moğolistan Ekonomisi Etkilenecek

Moğolistan, devam eden gümrük savaşlarına doğrudan dahil olmasa da, ABD ile Çin arasındaki artan ticaret gerilimlerinin etkilerine son derece duyarlı. Çin, Moğolistan’ın ihracatının %90’dan fazlasını, genellikle kömür ve bakır gibi minerallerle satın alıyor. Dolayısıyla, tarifeler veya zayıflayan sanayi faaliyetleri nedeniyle Çin talebindeki herhangi bir yavaşlama, Moğolistan’ın ekonomik büyümesi ve bütçesi için doğrudan bir tehdit oluşturuyor. Artan küresel belirsizlikler doğrultusunda düşen emtia fiyatları, ulusal geliri azaltabilir, hükümet gelirlerini düşürebilir ve dış dengesizlikleri artırabilir.

Küresel piyasalardaki belirsizliklerin artması, özellikle küçük ve kaynak bağımlı ekonomilerde, yatırımcı güvenini zedeleyebilir. Daha zayıf yabancı yatırım, kritik altyapı, madencilik ve çeşitlendirme projeleri üzerinde ilerlemeyi engelleyebilir; bunlar da koalisyon hükümetinin kalkınma gündeminin merkezinde yer alıyor. Hem ihracat gelirlerinde hem de sermaye akışlarında bir düşüş, Moğolistan’ın dış hesaplarını zorlayacak ve finansal dayanıklılığını olumsuz etkileyecektir.

Bu baskılar, döviz kuru aracılığıyla hissedilmeye başlandı. Azalan döviz girişi, tugriku zayıflatarak akaryakıt, makine ve tüketim malları gibi ithalat maliyetlerini artırdı. Moğolistan, artan enflasyonla karşı karşıya kalabilir ki bu da hane halkı alım gücünü azaltır ve merkez bankasının para politikasını daha da sıkılaştırmasını gerektirebilir. Zamanla, yüksek faiz oranları iç talebi baskılayarak ekonomik duraksamayı derinleştirebilir.

Zalim Döngüyü Önlemek İçin Politika Dengesi

Politika önceliği, hem dış hem de iç dengeleri yeniden sağlamaya yönelik olmalı ve gelecekteki şoklara hazırlık amacıyla politika tamponlarının hızlı bir erozyonunu önlemelidir.

Daha fazla mali ihtiyat ve mali kurallara uyum sağlanması gerekmektedir. Tamponların erozyonunu ve dış dengesizliklerin genişlemesini önlemek için hükümet, cari harcamaları sınırlayarak ve madencilik dışı vergi gelirlerini artırarak ithalat talebini kısıtlamalıdır. Madencilik dışı vergilendirmede planlanan kesintilerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Hükümet, kamu yatırım yönetimindeki mevcut zayıflıklar ve absorbe etme kapasitesindeki kısıtlamalar göz önüne alındığında, mega projelerde dikkatli ilerlemelidir.

Artan enflasyon ve kredi büyümesi ile birlikte, Merkez Bankası (BOM) sıkı iç finansal koşulları korumalıdır. Enflasyonu kontrol altına almak ve enflasyon beklentilerini yönetmek için politika faizinde daha fazla artış yapılması gerekmektedir; rezerv gereksinimleri ise likiditeyi yönetmeye yönelik olmalıdır. Bankacılık sektörünün sınırlandırmalarını aşmamak için, banka dışı finansal sektörün borç hizmeti ve gelir limitleri, bankacılık sektörünün limitleri ile uyumlu hale getirilmelidir.

Merkez bankası yasasında yapılacak değişiklikler, sermaye artırımı planları dahil, BOM’un operasyonel bağımsızlığını artırmak ve dolayısıyla etkinliğini ve itibarını güçlendirmek için kritik öneme sahiptir. Son olarak, daha fazla döviz kuru esnekliği, dışsal şoklar karşısında dayanıklılığı artıracaktır.

Yazar: Tigran Poghosyan (Moğolistan IMF Temsilcisi)

 

Pools Plus Cyprus

Bu haber
bu kaynaktan alınarak ACM Cyprus yeni teknolojiler çalışması kapsamında, OpenAI – ChatGPT tarafından yeniden yazılmıştır. Geleceği yeniden şekillendirebilmek için yorumlarınızı bekliyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu