
Özbek Çiftçiler Çinli Şirketlere Devlet Topraklarını Vermeye Zorlandıklarını İddia Ediyor

Özbekistan’daki çiftçiler, devlet destekli kalkınma adı altında Çinli işletmelere topraklarını devretmeye zorlandıklarını ve böylece binlerce hektar verimli pamuk ve buğday tarlalarının yerel halkın elinden alındığını söylüyorlar.
Ferghana Vadisi’nin yeşil topraklarının akıbeti konusunda endişelenen çiftçiler, Radio Free Europe/Radio Liberty’e, büyük arazilerin devlet rezervine alındığını ve Çinli iş adamlarına devredildiğini söyledi. Resmi belgeler, arazi devirlerinin gönüllü olduğunu belirtiyor. Ancak, arazisini devredenlerin RFE/RL’ye verdiği onlarca hesap, araziyi devretmelerine zorlanma, tehdit ve yerel yetkililerin emriyle hareket eden Özbek yasal yetkililer tarafından korkutulma gibi farklı bir gerçeği anlatıyor.
Kırgızistan ve Tacikistan’ın da içinde yer aldığı Ferghana Vadisi’ndeki arazi devirleri, Orta Asya’da giderek artan bir Çin karşıtı duygu dalgasının son örneği haline geliyor. Özbekistan’ın Tarım Yasası’na göre bir çiftçi devlet arazisini 49 yıllığına kiralar. Ne yerel yönetim ne de savcı onu alamaz. Yasaya göre arazi sadece mahkeme kararıyla devlet tarafından alınabilir. Ancak çiftçiler, arazilerinin sözlü bir emirle bölge başkanı Şuhrat Abdurahmonov tarafından ele geçirildiği ve bu konuda zorlama yapıldığını söylüyorlar.
Bölgesel yönetimler, RFE/RL tarafından arayan çiftçilerin iddialarına ilişkin yorum yapmayı reddetti. Çin’in geniş arazi parçalarını kullanımının devredilmesiyle ilgili endişeler, sadece çiftçi topluluğunu değil, aynı zamanda diğer kesimleri de etkiliyor.
Çin’in Orta Asya’daki ekonomik varlığı son yıllarda Çin’in hırslı Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde hızla büyüdü. 2025 başlarında Çin, 12,5 milyar dolarlık çift taraflı ticaretle Özbekistan’ın en büyük ticaret ortağı konumunda. Ülkede 3,400’ten fazla Çinli firma faaliyet gösteriyor ve bu sayı Rus firmalarını bile geçiyor.
Çin yatırımları altyapı, istihdam ve teknoloji vaat ediyor. Ancak uzmanlar, bunun daha karanlık bir tarafı olduğunu uyarıyor. Özbek siyasi analist Nargiza Muratalieva, Orta Asya ülkelerinin giderek Çin’in “ekonomik tuzağına” düştüğünü belirterek, Çin’den alınan kredilere kolay erişim, genellikle belirsiz koşullarla, zayıf devletleri politik baskıya veya varlıklarını kaybetmeye karşı savunmasız bırakabileceğini kaydediyor. Muratalieva, Çin’in 2011’de Tacikistan’dan borç erteleme karşılığında 1,100 kilometrekare arazi kazandığını belirtti ve bu da “tuzağa” düşmenin potansiyel sonuçlarının açık bir örneği olarak gösteriliyor.
Çin, Özbekistan’ın en büyük kreditörüdür ve toplam borçları 3,8 milyar dolara ulaşmıştır. Muratalieva’ya göre, bölgedeki tüm ülkeler için Çin borç vermenin genel özellikleri kolay borç alımı, zor geri ödeme ve prosedürlerin ve belirli koşulların şeffaf olmamasıdır. Borç geri ödemeleri, arazi devirleri ve yükselen Çin ekonomik kontrolü aynı zamanda yerel algıları “neo-koloniyalizm” yönünde şekillendiriyor, özellikle yerel toplulukların karar alma süreçlerinden dışlanması durumunda.
Xinjiang Eyaleti’nde Uygurlar ve diğer Han olmayan yerli etnik grupların sert muamelesi, Orta Asyalılarla dil, kültür ve din bağlarına sahip oldukları için Orta Asyalılar arasında derin bir etki yaratıyor. Ne olursa olsun, Kazaklar veya Özbekler’in bir gün Çin’in Xinjiang’daki Uygurlarla aynı muameleyi görmesinden korkular, Çin’in genişleyen varlığına karşı muhalefetin tohumlarını daha da ekiyor. Bir Özbekistan’ın batıdaki Andican bölgesinden bir çiftçi, “Çin gerçekten toprağımı seviyor gibi görünüyor; diğer çiftçilerden de toprağı almak istiyorlar. Doğal olarak buna karşıyız, ancak bölge valisi, savcı ve polis şefi bize baskı yapmaya devam ediyor” dedi.