
Sabina Aliyeva: Bölgede sürdürülebilir barış için ciddi bir engel olan mayın tehdidi

Azerbaycan İnsan Hakları Komiseri (Ombudsman), Sabina Aliyeva, geçtiğimiz yıl uluslararası kuruluşlar ile işbirliği ve bu yıl için belirlenen hedefler hakkında Report ile verdiği röportajda konuştu. Tartışma ayrıca, Ermeni askeri birliklerinin kurtarılan bölgelerde gerçekleştirdiği vandallık eylemleri ile ilgili uluslararası kuruluşlar ve halk önünde ele alınması gereken konulara da değindi.
– Ombudsman olarak, uluslararası kuruluşlarla işbirliği konusuna büyük önem veriyorsunuz. 2024 yılındaki faaliyetlerinizi özetleyebilir misiniz ve 2025 yılı için belirlediğiniz hedeflerinizi paylaşabilir misiniz?
“Öncelikle belirtmek isterim ki, Ombudsman Enstitüsü, uluslararası kuruluşlarla, ombudsmanlar ve yabancı ülkelerin ulusal insan hakları kurumları ile iş birliğine büyük önem vermektedir. Bu çalışmalar geçen yıl başarıyla devam etti.
İklim değişikliği ve insan hakları, Ombudsman’ın gündeminde ön plandaydı. Bu bağlamda, 2 Ekim 2024 tarihinde, Ombudsmanlık Ofisi’nin girişimiyle Bakü’de Uluslararası Bakü Ombudsman Forumu düzenlendi ve 30’dan fazla ülkeden 200’den fazla temsilci bir araya geldi. Forum, iklim adaleti, kurumsal sorumluluk, bilgi erişimi ve çevresel koruma alanında insan haklarını ele aldı.
Forumun sonucunda, ulusal insan hakları kurumlarının iklim değişikliği konularındaki rolünü vurgulayan Bakü Bildirisi kabul edildi. Ayrıca, Ombudsmanlık Enstitüsü’nün girişimiyle COP29 çerçevesinde insan hakları ve iklim adaleti konulu tartışmalar düzenlendi.
Ombusdman ayrıca, Avrupa Çocuk Ombudspersonları Ağı ve Avrupa Ulusal İnsan Hakları Kurumları Ağı ile iş birliğini sürdürdü ve hukukun üstünlüğü, çocuk hakları ve diğer insan hakları yönüyle projelerde ve tartışmalarda aktif olarak yer aldı.
Ayrıca, Ombudsman, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda düzenlenen İnsan Hakları etkinliklerine katıldı, Ermenistan’ın çevresel ve insani suçlarını uluslararası topluma sundu. Bu konularda geniş kapsamlı küresel tartışmaların yapılmasını ve daha güçlü uluslararası desteğin olmasını istedi.
Geleceğe bakıldığında, 2025 yılında insan hakları ve özgürlüklerin korunmasını daha da güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için uluslararası iş birliğini genişletmeye devam edeceğiz. Ülkeler arasında en iyi uygulamaların paylaşımını ve ombudsmanlar ve ulusal insan hakları kurumları ile ilişkilerin güçlendirilmesini önceliklerimiz arasında görüyoruz.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, farklı kuruluşlarla mutabakat muhtıraları imzalamayı ve bu yıl farklı ombudsman kurumları ile karşılıklı ziyaretler düzenlemeyi planlıyoruz.
2025 yılında, Ermenistan’dan sürülen vatandaşların haklarını koruma çabalarımıza devam edeceğiz ve onların doğal topraklarına geri dönüşlerini sağlamayı hedefliyoruz. Ayrıca, uluslararası ve bölgesel ombudsman ağları ile olan mevcut iş birliğimizi güçlendirmeyi ve liderlerini ülkemize davet ederek ve kurtarılmış bölgelere ziyaretler düzenleyerek bu yıl da devam ettirmeyi planlıyoruz. Bu ziyaretler, uluslararası ortakları, bu alanlarda devam eden geniş çaplı yeniden inşa çalışmaları ile tanıştırma açısından hayati öneme sahiptir.
Ayrıca, 2025 yılı ülkemizde Anayasa ve Egemenlik Yılı ilan edildi. Bu girişimin bir parçası olarak, Haziran 18 – Ulusal İnsan Hakları Günü’ne adanmış Bakü’de bir Ombudsmanlar Sempozyumu, Uluslararası ortaklar, çeşitli ülkelerden ombudsmanlar, ulusal insan hakları kurumları başkanları, hükümet kurumlarının temsilcileri, sivil toplum, yerel ve yabancı medya temsilcilerini ağırlayacak. Sempozyum, hukukun üstünlüğü ve kamu yönetiminin iyileştirilmesi ile ilgili temel konulara odaklanacaktır.
– Azerbaycan’ın Ombudsmanı, çocuk haklarını korumak için nasıl çalışıyor?
Bu alandaki etkinliği artırmak için, Ombudsmanlık Enstitüsü, özel bir Çocuk Hakları Koruma Sektörüne sahiptir. Ayrıca, geçen yıl, Ombudsman’ın talimatıyla “Çocuk Hakları Sözleşmesinin Uygulanmasını İzleme Komitesi” kuruldu. Bu komitenin temel amacı, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uyumunu sağlamak için bağımsız bir denetim mekanizması olarak Ombudsman’ın rolünü desteklemektir.
Ombudsman şikayetleri gözden geçirir, izleme yapar, mevcut durumu ve mevzuatı analiz eder, önerilerde bulunur ve çocuk haklarını koruma alanında eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirir. Bu süreçte, hükümet kurumlarıyla, sivil toplumla, uluslararası organizasyonlarla ve yabancı ülkelerin insan hakları kurumlarıyla iş birliğine özel önem verilirken, çocukların aktif katılımının sağlanması sağlanır. Önceliğin çocuk haklarına verilmesi ilkesi, Ombudsman tarafından gerçekleştirilen tüm faaliyetlerde temel noktadır.
Ombudsmanlık Enstitüsü ayrıca farklı geçmişlere sahip çocuklar ve onlarla çalışan uzmanlar için düzenli etkinlikler ve toplantılar düzenler. Önemli bir girişim, her yıl Ekim 20 – Kasım 20 tarihleri arasında gerçekleşen Çocuk Hakları Ayı’dır, bu süre zarfında çeşitli etkinlikler düzenlenmekte ve ilgili makamlara başvurular yapılmaktadır.
Özellikle, 2024 yılında ilk defa kurtarılmış bölgelerde bulunan okullarda eğitim faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.
Dahası, Ulusal Koruyucu Grubu ve İzleme Komiteleri üyeleri, devlet tarafından işletilen çocuk kurumlarında duyurusuz denetimler düzenler. Bu denetimlerin ardından, tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için gerekli önlemler alınır.
– Mayın probleminden etkilenen kişilerin haklarını korumak için alınan ve planlanan önlemler hakkında bilgi verebilir misiniz?
– Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgal döneminde, Vatanseverlik Savaşı sırasında ve kurtarılan bölgelerde mayınlar ve patlamamış mühimmatların döşenmesi, 1991 yılından bu yana askeri personel dışında, resmi görevlerini yerine getirmek üzere kurtarılan alanlara konuşlandırılan büyük bir sivil kitlenin yanı sıra mayın terörü kurbanı olan çok sayıda medya temsilcisine de ciddi tehdit oluşturmaktadır. İstatistiklere göre, 1991 yılından bu yana, mayınların kurbanı olan 3.400’den fazla kişi bulunmaktadır, bunların arasında 359 çocuk ve 38 kadın bulunmaktadır. Bu rakamlar, mayın sorununun temel insan haklarına ciddi ihlallere yol açtığını ve bölgede adil ve sürdürülebilir bir barışın önündeki ciddi bir engel olduğunu açıkça göstermektedir.
Ermenistan’ın mayın terörü sonucunda, sadece çok sayıda insan canı ve ciddi yaralanmalar yaşanmamıştır, aynı zamanda işgal sonrasında kurtarılan bölgelerin büyük ölçekli inşaatına ve restore edilmesine de ciddi engeller oluşturulmuştur. Bu durum, içinden çıkılmaz hale gelen yerinden edilmiş kişilerin güvenli şekilde doğal yerlerine dönüşlerini yavaşlatmaktadır, bu da bölgede istikrar ve gelişmeyi engellemektedir. Bu konuda uluslararası toplumun canlı olarak mayın terörü ile mücadelede yer alması, yaşam, özgürlük, hareket, mülkiyet, güvenli yaşam koşulları ve sağlık koruma gibi temel insan haklarını korumak için zorunlu adımlar atması gerekmektedir.
Özellikle, 2 Mart 2023 tarihinde Bakü’de “COVID-19 ile Mücadelede Non-Aligned Hareketi İletişim Grubu Zirvesi” kapsamında, ülkenin cumhurbaşkanı, mayın temizliğinin 2030 BM Gündemi’ne alınmasını, 18. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG) olarak önerdi. Bu girişim, kurtarılan bölgelerin yeniden inşa sürecini hızlandırmada ve eski yerlerinden iç diasporsanların dönüşünü kolaylaştırmada önemli rol oynamaktadır.
Bizler, dünyaya kurtarılmış alanlardaki mayın tehlikesi hakkında bilgi vermek ve bu konuda daha aktif bir tavır sergilenmesini sağlamak için uluslararası örgütlerle sürekli iletişim halinde olmaya devam edeceğiz. Uluslararası ve bölgesel örgütlere, yabancı devletlerin ombudsmanlarına ve ulusal insan hakları kurumlarına çok sayıda açıklama, başvuru ve rapor gönderdik, Ermenistan’ın uluslararası insancıl hukuk ihlallerine dair sistematik ihlallerini vurguladık. Bu konuda yayımlanan belgelerden biri “Kurtarılan Bölgelerdeki Mayın Sorunu” adlı özel rapordur, bu rapor, mayın terörüne dair ikna edici kanıtları sunmakta ve ülkemize mayınların döşendiği bölgelerin doğru haritalarını sağlamak için acil önlemler talep etmektedir.
Farklı uluslararası örgütlerin, ombudsmanların ve ulusal insan hakları kurumlarının temsilcileri, ülkemizi davetimize yanıt olarak gelen savaş suçlarını tanıklık ettiler ve ardından uluslararası örgütlere sunulan ilgili raporlar hazırladılar. Ayrıca, daha önce hem ülkemizde hem de yurt dışında düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklerde ve uluslararası ve bölgesel yapıların temsilcileriyle yapılan toplantılarda, ombudsman, kamuoyunun Ermenistan’ın mayın terörü hakkındaki gerçeğe dikkatini çekti. Ancak, sorunun aciliyetine rağmen, bugüne kadar olumlu bir yanıt alınamamıştır.
Bu yıl, önceliklerimiz, mayınlar ve patlamamış mühimmatlarla kontaminasyon riski altındaki bölgelerin doğru haritalarının elde edilmesi, mayın temizliği çalışmalarının hızlandırılması, mağdurların haklarının ve özgürlüklerinin korunması ve daha fazla ihlalların önlenmesi üzerine uluslararası iş birliğinin devam etmesi olacaktır.
– Bu yıl şehit aileleri ve gaziler hakkında Ombudsman’a yapılan şikayetlere dayanan önerileriniz olacak mı?
– Öncelikle belirtmek isterim ki, vatan topraklarının bütünlüğünü, bağımsızlığını ve anayasal düzeni korurken yaralanmış ve engelli olan kişilerin haklarına özel bir ilgi göstermek, şehit ailelerine özel bakım sağlamak, savaş gazileri ve onların sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmek, öncelikli konular arasındadır. Ombudsman, bu nüfus gruplarının sosyal ve yaşam koşullarını geliştirme, tıbbi ve psikolojik yardım sağlama, sunulan hak ve güvenceleri kullanma koşullarının oluşturma ve diğer hakkın uygulanmasını hedefleyen süreçlerde sürekli dikkat göstermektedir.
Bu yöndeki Ombudsmanlık Enstitüsü faaliyetleri sistematik bir şekilde ve hızlı bir şekilde devam etti. Başkentte ve bölgelerdeki temsilciliklerde, belirli alanlarda istihdam, sağlık hizmetleri, engellilik, rehabilitasyon ve diğer alanlarla ilgili şikayetlere ilişkin temsili olarak, birçok konu ilgili devlet organlarıyla işbirliği içinde çözüme kavuşturuldu.
Son yıllarda Ombudsmanlık Enstitüsü’nün şehit ailelerine yönelik sosyal koruma önlemlerinin genişletilmesini ve güçlendirilmesini amaçlayan önerileri, bu nüfus gruplarının haklarının etkin bir şekilde uygulanmasına yönelikti.
Bilindiği üzere, 15 Ocak 1994 tarihli ve 10 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca “Şehidin adını yaşatma ve şehit ailelerine özel haklar sağlama kuralları” kabul edilmiştir ve bu kurallara göre şehit aileleri, yasalar tarafından öngörülen hak ve ayrıcalıklardan faydalanma hakkına sahiptir.
Bu Kuralların 2. maddesi, trajik olayda hayatını kaybeden kişilerin aileleri olarak kabul edilen kişilerin kategorilerini belirlemektedir. Ancak uygulamada, yaşadıkları yuva tipinden bağımsız olarak şehidin kardeşlerinin sadece yetimhanelerde yetiştirilenlerin şehidin ailesi üyesi