
Turizmden peynir üretimine – Andre Wolkorte’nin Kırgızya deneyimi

Andre Wolkorte, Hollanda’nın Losser köyünden geliyor. Eğitim olarak kimya işlemleri mühendisi olan Andre, Hollanda’da bir vinç şoförü, elektrikçi ve deri şirketinde mühendis olarak çalışmıştır. İlk kez 2007’de Kırgızistan’a geldi ve o zamandan beri bu ülkede yaşamakta ve çalışmaktadır. Andre, deneyimlerini 24.kg haber ajansı ile yaptığı bir röportajda anlattı.
— 2007 yılında Kırgızistan’a ilk geldiğimde turist olarak geldim, sonra Gulzhan adında bir tercümanla tanıştım. Bir yıl sonra evlendik, Hollandada 1.5 yıl yaşadık ve Nisan 2010’da, devrim olduğunda Kırgızistan’a döndük. Ama bizi korkutmadı, Karakol’de yaşadık ve orası çok sakin bir yerdi.
— Yeni yaşam ortamına, yeni ülkeye nasıl uyum sağladınız?
— Belirli bir süre burada yaşadıktan sonra, insanların kültürünü ve zihniyetini daha iyi anlıyorsunuz. Kırgızistan’daki iş zor, ancak kendi işimiz olduğu için daha fazla keyif aldım. Kırgızistan’daki iklimi ve doğayı seviyorum. Eşim ve ailesi, kültüre uyum sağlamamda bana yardımcı oldular. İki çocuğumuzu yetiştiriyoruz.
— Burada geçimini nasıl sağlıyorsunuz?
— 14 yıldır turizm sektöründe çalışıyorum, karım Gulzhan ile birlikte tur şirketi ve bir pansiyon işletiyoruz. Müşterilerimizin %95’i yabancı olduğu için COVID-19 pandemisi sırasında zor zamanlar geçirdik, turistler gelmedi. Başka iş fırsatları aramaya başladım.
Karakol’daki pansiyonumda müşterilere hizmet verirken, süpermarketten aldığım peyniri beğenmedim. Kendim üretmeye karar verdim. İşte peynir çiftliği açma fikri buradan çıktı.
2023 yılında Almanya’da 180 sığır bulunan bir çiftlikte birkaç ay geçirdim. Orada peyniri nasıl lezzetli yapılacağını öğrendim. Bu iş çok ilginç çıktı. Kırgızistan’a döndükten sonra, bir süre Karakol’daki bir süt işletmesinde ve ardından başka bir Kırgız-Hollanda ailesi tarafından açılan Aral’daki küçük bir çiftlikte çalıştım.
Şu anda Aral’da, kendi peynirimi ürettiğim bir evde yaşıyoruz.
— Peynirleriniz yerel çeşitlerden nasıl farklı?
— Şu ana kadar üretimde iki çeşide sahibim: Alman teknolojisini kullanarak siyah biberli olan biri ve İsviçre teknolojisini kullanarak biberli olmayan diğeri. Bu organik bir ürün.
Diğer çeşitleri piyasaya sürmeyi düşünüyorum, ancak bunun zaman alacağına inanıyorum. Peynir üretmek bana iki veya üç ay sürüyor, iyi bir sert peynir altı ay, bir yıl ve hatta daha uzun sürede olgunlaşabilir. Peynir yapım sürecine büyük önem veriyorum, bu yüzden sadece güvenilir, iyi tedarikçilerden süt satın alıyorum. Aksi takdirde ineklere bakımla çok meşgul olurdum. Kendim peynir yaparak, ihtiyacım olan süt kalitesini anlıyorum ve üretim sürecinde kötü veya iyi olduğunu görebiliyorum. Hissetmek, koklamak ve görmek önemli.
— Ürünlerinizi nerede satıyorsunuz?
— Bişkek’te. Peyniri birkaç perakende satış noktasına tedarik ediyorum ve organik fuarlara katılıyorum. Ayrıca peyniri Rusya ve Kazakistan’a da ihraç etmek istiyorum, bu yüzden üretimi genişletmeyi planlıyorum.
— Bu süre zarfında Kırgızistan’ın hangi bölgelerini ziyaret etmeyi başardınız? Ülkedeki favori yerleriniz var mı?
— Tur şirketinde çalıştığım için Kırgızistan’da çok seyahat ettim. Batken dışında ziyaret etmediğim tek yer.
Karakol şehrini çok seviyorum, güzel ve harika bir dağlık alanda bulunuyor. Ziyaret etmek için en iyi yer Sary-Chelek Gölü.
— Kırgız Cumhuriyeti’nde sizin memleketinizi hatırlatan bir şey var mı?
— Şu anda yaşadığım Aral köyü, su ve ağaçların çok olmasıyla Hollanda’yı hatırlatıyor bana.
— Kırgız halkıyla ilişkileriniz nasıl? Yerel halkla hangi dilde iletişim kuruyorsunuz?
— Beş dil konuşabiliyorum: Almanca, İngilizce, Hollandaca, biraz Rusça ve Kırgızca. Son ikisi bana zor gelse de, daha iyi öğrenmeye çalışıyorum. Çocuklarla genellikle İngilizce ile iletişim kurarım, ancak onlar Kırgızca ve biraz Hollandaca konuşurlar.
Karakol’de insanlarla iyi ilişkilerim var. Aral’da yeni biri olarak, burada da yavaşça yeni arkadaşlar edinmekteyim.
— Memleketinizden uzakta olmaktan neyi özlediniz?
— İyi bir okul sistemi, kaliteli ürünler, çeşitli yemekler, iyi sağlık hizmetleri, iyi yolları özlüyorum. Direksiyon arkasındaki insanların diğer sürücülere daha fazla saygı göstermesini özlüyorum. Bişkek’te arabayla sürmek ve park etmek yorucu. Ancak yine de burada yaşamak istiyorum.

