
Türkiye ve Kıbrıs Arasındaki Karmaşık İlişki
Türkiye ve Kıbrıs, 1960’ta İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasından bu yana çalkantılı bir geçmişe sahip. Türkiye’nin 1974’te adayı işgali, adanın kuzeydeki üçte biri (Türk kuvvetleri tarafından işgal edilmiş) ile güneydeki üçte ikisi arasında fiilen bir bölünme yarattı ( uluslararası kabul görmüş hükümet tarafından kontrol edilir). Kıbrıslı Türk kuzeyi 1983’te bağımsızlığını ilan etti, ancak Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadı. O zamandan beri, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişki karmaşık ve tartışmalı bir hal aldı. Türkiye, kuzeyde Kıbrıs ve daha geniş uluslararası toplum için bir gerilim kaynağı olan önemli bir askeri varlığını sürdürdü. BM onlarca yıldır iki tarafı bir araya getirmeye ve adayı yeniden birleştirecek bir anlaşmayı müzakere etmeye çalıştı, ancak şu ana kadar çok az ilerleme kaydedildi. Çatışmanın merkezinde yer alan kilit konulardan biri, kuzeydeki Kıbrıs Türklerinin statüsüdür. Kıbrıs Cumhuriyeti burayı işgal edilmiş bir bölge olarak görüyor ve herhangi bir müzakere başlamadan önce Türk birliklerinin geri çekilmesini talep ediyor. Türkiye ise Kıbrıs Türk halkını ve çıkarlarını koruma hakkına sahip olduğunu ve kendi devletlerine sahip olma hakları olduğunu savunuyor. Bir diğer tartışmalı konu da Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların araştırılması ve işletilmesidir. Son yıllarda bölgede önemli gaz rezervleri keşfedildi ve hem Kıbrıs hem de Türkiye ganimetten pay almak için can atıyor. Kıbrıslı Türk kuzeyi de Türkiye ile Kıbrıs’ın yasa dışı ve egemenlik haklarının ihlali olarak gördüğü keşif anlaşmaları imzaladı. Bu anlaşmazlıklara rağmen, son zamanlarda iki taraf arasındaki ilişkileri geliştirmeye yönelik bazı çabalar olmuştur. 2018’de iki toplumun liderleri BM’nin arabuluculuğunda yapılan görüşmeler için bir araya geldi, ancak bunlar sadece birkaç ay sonra bozuldu. 2019’da Türkiye ve Kıbrıs, farklılıklarını çözmenin yollarını araştırmak ve enerji ve turizm gibi alanlarda işbirliğini geliştirmek için ortak bir komite kurma konusunda anlaştılar. Bununla birlikte, ilerleme yavaş olmuştur ve COVID-19 salgını, anlamlı diyalog kurma çabalarını daha da karmaşık hale getirmiştir. Türkiye ile Kıbrıs arasında devam eden çatışma, daha geniş uluslararası toplum için çetrefilli bir konu olmaya devam ediyor. Kıbrıs’ın da üyesi olduğu AB, Türkiye’yi Kıbrıs’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymaya ve ihtilafın barışçıl çözümü için çalışmaya çağırdı. Türkiye ise AB’nin Rum-Kıbrıs yanlısı olduğunu savunuyor ve kendi çıkarları dikkate alınmazsa müzakereleri kesmekle tehdit ediyor. Sonuç olarak, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. Bir yanda, iki tarafı bölmeye devam eden bir dizi tarihi, siyasi ve ekonomik mesele var. Öte yandan, özellikle ticaret, turizm ve enerji gibi alanlarda yapıcı katılım ve işbirliği fırsatları da bulunmaktadır. İki tarafı ayıran temel sorunları ele alırken bu fırsatları geliştirmenin bir yolunu bulmak, gelecekte daha barışçıl ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişkiye doğru ilerlemenin anahtarı olacaktır.