
Yalı Çapkını’nın Hattuç Hala’sı Şerif Sezer’in acı dolu hayat hikayesi! Neler çekmiş neler
Yalı Çapkını reyting rekorları kırmaya devam ediyor. Kadrosunda Afra Saraçoğlu, Mert Ramazan Demir, Çetin Tekindor, Binnur Kaya, Gülçin Santırcıoğlu, Emre Altuğ, Gözde Kansu, Beril Pozam, İrem Altuğ ve Taro Emir Tekin gibi isimleri bulunduran Yalı Çapkını’nın Hattuç Hala’sı Şerif Sezer’in hayat hikayesi ortaya çıktı.
İKİZ KARDEŞİNİ KAYBETTİ, ANNESİZ BÜYÜDÜ
Cuma akşamlarının en çok izlenen yapımlarından olan Yalı Çapkını, dünyanın dört bir yanından büyük bir ilgiyle izleniyor.
Dizide Hattuç Hala’yı canlandıran Şerif Sezer aslen Bursalıdır. Zeytincilikle uğraşan ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelen Sezer, ikiz kardeşini daha küçük yaşta kaybetti. Sezer difreti hastalığına yakalanan ikiz kardeşini küçük yaşta toprağa verdi.
Henüz 8 yaşındayken anne ve babası boşanan Şerif Sezer, babasıyla yaşadı. Başka şehire yerleşen annesinin yanına gidemeyen Sezer, annesiz büyümek zorunda kaldı.
OKUMAK İÇİN EVDEN KAÇTI, OTELDE GARSONLUK YAPTI
Küçük yaşta tiyatroyla tanışan Şerif Sezer okumak istese de ailesinden onay alamadı. Uygun bir talip bulunduğunda evlendirileceğini duyan ünlü oyuncu, çareyi evden kaçmakta buldu. Ankara’daki annesiyle irtibat kuran Şerif Sezer kimliğini de alarak babasının yanından kaçtı.
Şerif Sezer bütün baskılara rağmen Ankara Devlet Tiyatrosu’na girmeye hak kazandı. Tiyatro eğitimi gördüğü yıllarda Siyasal Bilimler Fakültesi’nden bir gençle evlenen Şerif Sezer, eşinin işleri dolayısıyla Paris’e taşınmak zorunda kaldı.
Gurbette yapamayan duayen oyuncu, Türkiye’ye geri döndü ve birkaç yıl sonra felsefeci Azmi Arna ile evlendi.
İstanbul Devlet Tiyatrosu kadrosunda boş yer olmadığı için ünlü bir otelde garsonluk yaptı. 4 yıl sonra tiyatroya geri dönme fırsatı bulan usta oyuncu; Hakkari’de Bir Mevsim, Yol, Av Zamanı gibi projelerde yer alarak büyük bir çıkış yakaladı.
Usta oyuncunun bu evlilikten Deniz Arna isminde bir kızı bulunuyor.
Yalı Çapkını’nın Hattuç Hala’sı Şerif Sezer’in acı dolu hayat hikayesi, insanın içini burkan, çaresizlik dolu bir serüveni anlatıyor. Şerif Sezer, sahip olduğu kahkaha dolu karakterleri ve mizahi yeteneğiyle tanınan bir isim olmasına rağmen, gerçek hayatta çok sayıda zorlukla mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Şerif Sezer, kökleri kahramanlıkla dolu Hattuç halkına ait bir aileden gelir. Ancak, kendisinin de yaşadığı gibi, ailenin geçmişi daima acılarla doludur. Çocukluğunda babasının erken vefatı nedeniyle hayatı erken yaşta mücadeleyle tanışan Sezer, bu süreçte pek çok zorlukla karşılaşmıştır.
Kariyerinin başında daha çok tiyatro sahnelerinde boy gösteren Şerif Sezer, hayata karşı sıkı bir mücadele vermiştir. Kötü çalışma koşulları, maddi sıkıntılar ve gelecek kaygıları, onun çektiği acıların sadece birkaçıdır. Ancak Sezer, hayata olan inancını hiçbir zaman kaybetmemiş ve kahkaha dolu mizahi karakterler yaratmayı sürdürmüştür.
Şerif Sezer’in hayatındaki en büyük acılardan biri, ailesiyle yaşadığı trajedidir. Sezer, yakın zamanda annesini kaybetmiş ve bu acıyla başa çıkmak için büyük bir mücadele vermiştir. Acıların ardından gelen depresyon dönemlerinde dahi, Sezer’in mizahi yeteneğiyle tedavi edici bir güç oluşturduğu gözlemlenmiştir.
Maddi sıkıntılar ise Sezer’in hayatında sürekli bir var olan olmuştur. Uzun yıllar boyunca geçim sıkıntısı çeken ve borç batağına saplanan Şerif Sezer, sürekli çalışarak ve elde ettiği kazancı düzgün yöneterek ailesine ayakta tutmaya çalışmıştır. Ancak, yaşadığı bu zorluklar onun kişisel hayatında ve sağlığında büyük izler bırakmıştır.
Acı dolu hayat hikayesi bir yandan da onun mizahi yeteneğini besleyen bir kaynak olmuştur. Repliklerinde ve karakterlerinde yakaladığı mizahi tadın ardında yatan acıları, seyirciyle buluşturarak onların da kahkahalara sürüklemiştir. İşte bu nedenle Sezer, sevenlerini güldürmeyi her şeyin üzerinde tutmuş ve zorluklara rağmen sahneye çıkarak izleyicilerine umut vermiştir.
Şerif Sezer’in acı dolu hayat hikayesi, onun hayatında yaşadığı tüm zorluklara rağmen azmini ve inancını hiç kaybetmediğini göstermektedir. Hayatında çektiği acıları mizahi yeteneğiyle dönüştüren ve insanları güldürmeyi başaran Sezer, mizahın iyileştirici gücünü bir kez daha kanıtlamıştır.
Sezer, acıların ve zorlukların üzerinden gülümseyerek geçmeyi öğrenen bir kişi olarak bizlere de yaşamın güçlüklerine karşı direnmeyi ve mizahın iyileştirici gücünü asla unutmamayı öğütlemektedir. Onun hikayesi, insanın yaşadığı acıları aşabilme ve güzellikleri görebilme yeteneğini gösterebilecek ilham dolu bir örneklik sunmaktadır.