
Zeki Demirkubuz’dan Nuri Bilge Ceylan’a Ağır Sözler: Cannes Muhtarı mısın? – Haberler
Demizkubuz katıldığı canlı yayında, Nuri Bilge Ceylan ile aralarında uzun yıllardır devam eden anlaşmazlıklara değindi.
Nuri Bilge Ceylan ile Zeki Demirkubuz arasındaki uzun yıllardır devam eden intihal gerginliği, son olarak geçtiğimiz haftalarda Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” kitabının yayımlanmasıyla gündeme geldi.
Ceylan’ın 2014’te Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandığı “Kış Uykusu” filminin yapım güncesindeki notları arasında, “Üç Maymun” filminin Zeki Demirkubuz’dan çalıntı olduğu hakkındaki iddiaları yalanladığı satırlar yer alıyordu.
O günlerde kendisine sosyal medyada Ceylan hakkında ne düşündüğü sorulduğunda Demirkubuz “Bende kimsenin hakkı kalmaz” diyerek, “Hayat”ın vizyon yolculuğu bittiğinde konuşacağını belirtmişti. Dün akşam Habertürk’te Haluk Mertbey’in sunduğu “Meseleler Özel” programına katılan Demirkubuz, konuya sert sözlerle değindi.
Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz Hakkında Sessizliğini Bozdu: Aşağılık Olan Ben Değilim!
“Üç Maymun” Yanıtı
Anılarında “Üç Maymun”un Demirkubuz’dan çalıntı olması konusundaki iddialara değinen Ceylan “Aslında bunu Zeki de çok iyi biliyor ama nedense öyle bir şey varmış gibi bir izlenim yaratmayı da tercih ediyor. Bence çok ayıp ediyor. Bunca yıl arkadaşlık ettik, birbirimize ne yardımlar ettik sonuçta.” ifadelerini kullanmıştı.
Ceylan değerlendirmesini “Yıllar sonra yaptığı bir söyleşide ‘Üç Maymun’ filmini seyretmediğini de söylemiş üstelik. İnsan izlemediğini iddia ettiği bir film için nasıl böyle şeyler ima eder? […] Aşağılanan ben oldum belki burada sonuçta ama aşağılık olan kesinlikle ben değilim.” sözleriyle bitirmişti.
Bu ifadelere canlı yayında yanıt veren Demirkubuz, şunları söyledi: “Üç Maymun’u izlemedim. İma mima falan demiş. Adilik yapmasın. Çünkü ben ima etmem, bir şey varsa çat çat söylerim.“
“Çıt çıkarırsa, tepem atarsa o zaman her şeye tekrar başlarım”
Demirkubuz, Ceylan’ın “Önemsiz bir sebepten dolayı kendisiyle konuşmamaya başladık” sözlerine ise “Neymiş o önemsiz sebep? Ben Yeraltı’yı 2012’de çektim. Kendisi bana 2006 Ekim’inden beri küs.” diyerek yanıt verdi.
Ayrıca, Ceylan’ın kendisine ait senaryoları okuduğunu ama kendisinin aynı şeyi yapmadığını belirtti: “Ben onun bir tane senaryosunu okumadım. Eğer bu programdan sonra, yarından itibaren her zaman yaptığı gibi evinde oturup, dişini sıkıp oturmazsa, çıt çıkarırsa, tepem atarsa her şeye o zaman tekrar başlarım.” Demirkubuz sözlerine şöyle devam etti:
“Çıksın açıklasın neden küstüğünü. Ya da ben şimdi açıklayacağım. Çıksın cevap versin. 2006 yılında bir çiğlik yaptı ama şimdi bunu söylemeyeceğim. Çıt çıkarırsa o zaman teker teker anlatacağım hepsini.
Ben şu andaki durumu, insanlara dedikodu malzemesi olmayı düşünerek bir şey demedim sadece aramıza mesafe koydum. Zaten hiçbir zaman söylendiği gibi çok yakın arkadaş değildik. Aç kalsam ekmek parası isteyeceğim biri değildi. Ama işte Semih Kaplanoğlu gibi, ya da başka arkadaşlar gibi görüştüğüm bir arkadaştı. Ama ben midem bulanınca uzaklaştım ama ilişkimiz kopmadı. İklimler’in kurgusu sırasında çok çiğ bir hareket yaptı. O onu çekti, ben Kader’i çektim. O sene Kader ağlarını Antalya Film Festivali’nde ördü; en iyi film ödülünü 300 bin liraya çıkardılar. 230 bin dolar… Dünyada eşi yok. Ödül töreninin açıklanacağı gün otelin lobisinde otururken bu geldi, böyle havalı havalı gevrek gevrek… Jüride de Cannes’dan bir lavuk var, bunun bir arkadaşı. Hatta orada bunun esprisi oldu, herhalde sinyal aldı bu ondan keyfi yerinde diye. Benimle de konuşuyor, geldi masamıza oturdu, sohbet ettik. Aynı akşam bunlar geldi yapımcısı, karısı, kendisi, tören sırasında önümüze oturdular, hiç konuşmadılar benimle… Ebru iki gün önce Kader’i izleyince allak bullak olduğunu söyledi, aramız iyiydi. Neyse geldiler, konuşmuyor. Arkasından seslendim de, bakmadı bile. Neyse vardır bir derdi dedim. İki tane ödül aldı, çıktı acayip küskün falan. Sonra her şeyin üstüne yemin ediyorum bir tane bile Kader’e şey yok… Bizim zaten bir beklentimiz de kalmadı. Tam böyle en iyi film ödülü açıklanmadan önce bu pat bayıldı. Gitti kaldırdılar, hatta ben de yardım etmeye çalıştım…
Törenden sonra telefon ettim, iyi misin diye sormak için. Yapımcısı Zeynep Atakan çıktı telefona, iyi falan dedi, geçiştirdi. O günden itibaren benimle konuşmadı. Hatta bundan iki gün sonra Mis Sokak’ta başka bir yönetmen arkadaşla oturuyordu. Gittim yanına iyi misin diye, başını çevirdi. Bu nedir ya?.. Sen 2006’da bu gece başlamış bir şeyi 3 Maymun diye yutturuyorsun.“
“Cannes’ın muhtarı mısın, nesin sen?”
Demirkubuz daha sonra bu küskünlük konusunda Ceylan’a yakın birisiyle iletişime geçtiğini şu sözlerle anlattı:
“Sonra bir akrabasına, çok yakınındaki birine sordum. Bana, ‘Sen Cannes film festivalinin aleyhine konuşuyormuşsun. Zeynep duymuş, ona söylemiş. O yüzden küsmüş.’ dedi. Lan sen Cannes’ın muhtarı mısın, nesin sen? Sana ne? Yalana ihtiyacın olursa sürekli üretiyorsun…“
Haluk Mertbey, polemikte üç filmin adının geçtiğine değindi, bu filmlerden biri de Yılmaz Güney’in “Baba” filmiydi. Demirkubuz, Baba filmiyle ilgili “çalıntı senaryo” iddialarına ilişkin soruya, “Ülkenin dünya çapındaki tek yönetmenin bu durumlara düşmüş olması utanç verici. Bunu neden yaptı bilmiyorum. 15 yıl sonra neden böyle bir şey yaptı, anlamıyorum. Benim tanıdığım Nuri Bilge’yle ilgili arkasında mutlaka bir hesap vardır” diye yanıt verdi.
Ceylan’ın bir kültür sanat yayınında sinema yazarı Tunca Arslan’a Baba filmini izlemediğini söylediğini kaydeden Demirkubuz, “Kendisine filmi ben verdim. Daha sonra üzerine konuştuk” diyerek Ceylan’ı yalanladı.
Nuri Bilge Ceylan ise Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla “Ne söylerse söylesin cevap vermeyeyim diyordum, ama bu üslup karşısında ne yazık ki bu artık mümkün değil.” diyerek çok yakında iddiaları cevaplayacağını belirtti.
Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan’a Ağır Sözler: Cannes Muhtarı mısın?
Türk sinemasının ünlü isimleri Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan arasında sert bir diyalog yaşandı. Demirkubuz, Ceylan’ı eleştiren bir açıklama yaparak, ona “Cannes Muhtarı mısın?” diye sordu.
Demirkubuz’un bu sözleri, Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi “Kuru Otlar Üstüne”nin Cannes Film Festivali’nde büyük bir başarı elde etmesinin ardından geldi. Ceylan, festivalde Altın Palmiye ödülünü kazanarak Türk sinemasını uluslararası alanda temsil etmiş ve büyük bir gurur yaşatmıştı. Ancak Demirkubuz’un bu başarıya yönelik eleştirileri, sinema dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan’ın sinema anlayışını eleştirdiği açıklamasında, “Cannes Muhtarı mısın?” ifadesini kullanarak Ceylan’ı hedef aldı. Bu sözler, Türk sinemasının iki önemli ismi arasında bir tartışma başlattı ve sinema camiasını derinden sarsdı.
Cannes Film Festivali’nde ödül alan filmlerin ve yönetmenlerin, uluslararası alanda önemli bir prestije sahip olduğu bir gerçek. Ancak Demirkubuz’un Ceylan’a yönelik eleştirisi, festivalin yarattığı etkinin önemsizleştirilmesiyle de ilgili görünüyor.
Bu tartışma, Türk sinema sektörünün uluslararası alandaki temsili ve başarıları konusunda da önemli bir tartışmayı gündeme getirdi. Sinema camiası, bu tür tartışmaların yerine daha yapıcı ve birleştirici adımlar atılması gerektiğini savunuyor.
Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının en önemli isimlerinden biri olarak uluslararası alanda büyük bir başarı elde etmiş ve Türk sinemasını uluslararası arenada temsil etmiştir. Bu başarı, Türk sinemasının uluslararası alandaki önemini bir kez daha göstermiştir.
Zeki Demirkubuz’un eleştiri dolu açıklamaları, sinema dünyasında tartışma yaratsa da, Türk sinemasının uluslararası alandaki başarılarına gölge düşürmemesi gerekiyor. Her iki yönetmenin de Türk sinemasına kattığı değerlerin ve yapıtların, uluslararası alanda tanınması ve ödüller alması, Türk sinemasının gelişimi için son derece önemlidir.
Türk sineması, uluslararası alandaki temsili ve başarılarıyla dünya genelinde takdir toplamaktadır. Bu başarıların, sinema dünyasının her alanında yapıcı ve destekleyici adımlarla desteklenmesi ve geleceğin sinema ustalarının yetişmesi için çaba gösterilmesi gerekmektedir. Bu tür tartışmaların, sinema dünyasının birlik ve beraberliğine zarar vermemesi ve Türk sinemasının uluslararası alandaki temsilini olumsuz etkilememesi önemlidir.