Video

SON DAKİKA I YSK Başkanı O İddialara Cevap Verdi! İtirazlarla İlgili Konuştu!


İlgili Makaleler

33 Yorum

  1. Sanki chp gelecek herşey çok güzel olacak İstanbul'u çok güzel yaptılar sıra ülkeme geldi Allah aşkına diz kendiniz dr inanmıyorsunuz inanmadığınız şeyin peşine neden düşüyorsunuz Allah RTE başimizdan eksik etmesin

  2. Nahl/44. âyette şöyle buyuruluyor:

    “…İnsanlara indirdiklerimizi onlara açıklaman için ve (üzerinde) düşünsünler diye sana Zikr’i (Kur’ân’ı) indirdik.”

    Bu âyet Rasûlüllah’a “İnsanlara indirilenleri yani Allah’ın hükümlerini onlara açıklama (tebyîn)” görevini yükler. Efendimiz sadece bir nakilci değil aynı zamanda Allah’ın hükümlerini sözlü veya fiilî olarak açıklama, yorumlama, inananlara uygulamada örnek olma işlevine de sahiptir ki buna sünnet denir; sünnet de ilâhî irşadla gerçekleştiği için bir tür vahiy değeri taşır. Âyetten açıkça anlaşıldığı gibi Rasûlüllah’ın aslî görevi Kur’ân’ı açıklamaktır; şu halde onun Kur’an’a aykırı bir hüküm ve anlayış ortaya koyduğu kesinlikle düşünülemez .

    “Kendilerine indirileni insanlara açıklama” görevini Rasûlüllah hem dil ile hem de uygulamada yerine getirmelidir. Efendimizin kendi önderliğinde bir İslâm toplumu kurup onu Kitab’ın ilkelerine göre yönetmesi gerekir. Onun bu görevi, özellikle bir insan peygamber göndermenin hikmetini göstermek üzere anılmıştır. Aksi halde kitap bir melek aracılığıyla gönderilebilir veya yazılıp ayrı ayrı her insana verilebilirdi. Ama bu durumda, Allah’ın insanlara bir kitap göndermedeki dileği, hikmeti, rahmeti, nimeti yerine gelmiş olmazdı. Çünkü Allah’ın bir kitap göndermedeki amacı; onun bir insan tarafından parça parça sunulması, anlamlarının açığa kavuşturulması, itirazlara cevap verilmesi ve her şeyin ötesinde o insanın kendisini reddedip karşı çıkanlara, ancak Kitab’ı getiren birine layık bir tavır takınmasıdır. Dahası Peygamber, Kitab’a inananlara, hayatın her alanında rehberlik etmeli ve kendi mükemmel hayat tarzını onların gözü önüne sermelidir. Sonra onları bütün insanlara model oluşturacak örnek bir toplum haline getirmek için, Kitab’ın ilke ve öğretilerine göre eğitmelidir.

    Bu ayet hem peygamber olarak bir insanın gönderilmesini reddedenlerin itirazlarını hem de Peygamber’in açıklamasına gerek kalmaksızın sadece Kitab’ın kabul edilmesi gerektiğini söyleyip hadisi inkâr edenlerin görüşünü çürütürSizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. (Âl-i İmrân sûresi, 104)
    Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emreder, iyilikten menederler.” (Tevbe sûresi, 67)  “İnanan erkekler ve kadınlar, birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler, kötülükten menederler” (Tevbe sûresi, 71) 
    Onlar, öyle kimselerdir ki, kendilerine yeryüzünde iktidar verdiğimiz takdirde, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar.” (Hac sûresi, 41)
    “İsrailoğullarından inkâr edenlere, Dâvud ve Meryem oğlu İsâ diliyle lânet edilmiştir. Bu, baş kaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi.” (Mâide sûresi, 78-79)
    De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin.” (Kehf sûresi, 29)

    Emrolunduğun şeyi açıkça bildir.” (Hicr sûresi, 94)
    “Biz fenalıktan menedenleri kurtardık; zâlimleri de Allah’a karşı gelmekten ötürü şiddetli azâba uğrattık.” (A’râf sûresi, 165)
    “Onlardan sonra yerlerine öyle bir kötü nesil geldi ki namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular.” (Meryem sûresi, 59)
    “Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.” (Tirmizî, Fiten 9)
    Ey İnsanlar! Kadınlarınızı süslü elbiseler giyinmekten ve mescitte gururlu bir şekilde hareket etmekten sakındırın. Çünkü İsrailoğulları, kadınları süslü elbiseler giyininceye ve kendilerini de mescitte kibirli ve gururlu hareket edinceye kadar lanetlenmediler” buyurdu. İbn Mace, Sünen hadis no: 4001.
    Şeyh Fahruddin Bin Asekir (Allâh rahmet etsin) şöyle buyuruyor:
    Allâh bizleri ve seni irşad (hidayet) etsin. Bil ki; Allâh-u Teâlâ’nin mülkünde bir olduğunu her mükellefin bilmesi farzdır. Allâh,alemin tümünü, ulvi alemi (semalar ve üstündekileri), süfli alemi (yerleri ve altındakileri), Arş’ı ve Kürsi’yi, semaları ve yerleri ve içindekileri ve aralarında bulunan herşeyi yaratandır. Bütün yaratıklar Allâh’ın kudretine boyun eğmiştir( mağlup olmuştur).O’nun izni olmadan bir zerre bile kımıldamaz, yaratma hususunda ortağı yoktur, mülkünde de ortağı yoktur. O diridir, fani olmaz, uykudan ve uyuklamaktan münezzehtir.Gizliyi ve aşikarı bilendir, yerde ve gökte hiçbir şey
    ondan gizlenemez, karada ve denizdeki her şeyi bilir, düşen her yaprağı da muhakkakki bilir, yerin karanlığındaki taneleri, kuru ve yaş olan her şeyi bilir,bunlarin hepsi apaçık bir kitaptadır.( Levh-i Mahfuzdadır). İlmiyle her şeyi bilir, her şeyin miktar ve sayısını bilir, dilediği her şeyi yapar, mahlukatında dilediğine göre hükmeder.Onlardan menfaat beklemez,onların zararından korkmaz, O’na vacip olan bir hak yoktur ve O’nun üzerine hüküm (emir veya yasak) yoktur.O’nun her bir nimeti ihsandır ve her musibet adalettir.Yaptıklarından sual (itiraz) edilmez, onlar (yaratıklar) sual sorulurlar. O, Mahlukattan önce vardı, O’nun öncesi ve sonrası yoktur, altı ve üstü de yoktur, sağı ve solu da yoktur, önü ve arkası da yoktur. Parçalardan ve cisimlerden münezzehtir. O’na ne zaman, nerede ve nasıl vardı denmez.O, mekan yokken vardı, kâinatı ve zamanı yaratandır. Zamanla vasfedilmez ve O’na mekan tahsis edilmez.
    Bir şey onu diğer şeyden meşgul etmez. Hayal ile O’na ulaşılamaz, akıl ile idrak edilmez, zihinde tahsis edilmez, nefislerde misillenmez, hayalde tasavvur edilmez, akılda zatı bir şeye benzetilmez, düşünce ve hayalle erişilmez
    Allâh-u Teâlâ “Eş-Şurâ” Sűresinin 11. âyetinde şöyle buyuruyor:
    لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌۚ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ
    Anlamı : “Hiç bir şey O’na (Allâh) benzemez. O (Allâh), işiten ve görendir”
    Sufiler, “Kim, boynunda biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü üzere ölür”[ Müslim, İmare, 58 (nr. 1851)]. hadisini dikkate almışlar; imamet-i kübrayı temsil eden adil ve raşid bir İslam halifesi bulunmadığı zaman, manevî hilafete layık, kalpleri tezkiye, nefisleri terbiye ve insanları irşada ehil kamil bir mürşide biat ederek hadisin tehdidinden kurtulmayı, ayrıca Allah’ın ipine (Kur’an’a, İslam’a, cemaate ve ihlasa) toptan sarılma emrini yerine getirmeyi ve böylece dini takva üzere yaşamayı hedeflemişlerdir
    “İşte onlar, Allah’ın hidayetine ulaştırdığı kimselerdir; öyleyse sen de onların yoluna uy.” (En’am; 90)
    “Muhammed’in nefsini elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki, hiç şüphesiz, Allahu Zülcelal’in en sevgili kulları; Allah’ı kullarına, kulları da Allah’a sevdiren, yeryüzünde hayır ve nasihat için dolaşanlardır.” (Beyhaki, Şihabü’l İman, 1/367) İmâm-ı Rabbânî Ahmed Faruk Es-Serhendi (kuddise sırruhu):

    “Kalp temizliği, Kur’ân ve Sünnet’e uymak, bid’atlardan kaçmak ve nefsin kötü arzularından sakınmakla olur.Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) tâbi olmak, bid’atlardan uzak durmak ve dinde ihlâslı ve samîmî olmak gerekir.Hak yoluna adım atanın ilk işi itikâdını düzeltmektir.Bu da ancak Ehl-i sünnet ve’l-cemâat âlimlerinin Kur’ân ve Sünnet ’ten elde ettikleri ilme göre olur.Hakîkati şerîatın dışında arayan sûfî, hayâlin peşinde koşmaktadır.” “Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbûldür,uymazsa ona itibâr edilmez.Bir ilmin ve içtihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’ân ve Sünnet’le ölçülür.Tam bir ehliyete ve ilmî dirâyete sâhip olmadan, kendi başına Kur’ân ve Sünnet’ten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek câiz değildir.Yolun selâmetle gidilmesi için yolu çok iyi bilen, kâmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin berâberliği olmadan ilâhî huzûra adım atmak hiç de kolay değildir.Kişi sevdiği ile berâberdir hadîsi gereğince Allâh’ı seven ârifler de hep O’nunla berâberdirler.Cenâb-ı Hakk tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelâmı kalbe devâ, nurlu nazarı nefse şifâdır.İslâm’ın ve Müslümanların aziz olması, küfrün ve kâfirlerin zelil düşmesine bağlıdır

  3. Beyler artık bu saçmaliklara sonveri devletin kurumlarına güvenmeliyiz . Her partiden gözlemci var sandikta ssyimda. Yani bir bu mualiflerinmi oyu caliniyor siz kendinjzi sorgulayın. Öyle bir durum olsa istanbul ,ankara izmir, Adana ,Antalya chp de olurmuydu simdi size caldınizmı diyelim saygıli olun.

  4. Bundan sonra pahalılık var diye ağlamayın daha beter olun bundan sonra biri gelip ben fakirim hayat çok zor derse onun kalbini çok pis kırarım dikilmeye devam bu seçimi siz yaptınız

  5. RABBİM İSLAMA DEVLETE MİLLETE BAYRAĞA MİLLETE VATANA ..HİZMET ETMEK İSTEYEN İNSANLARIN BAŞIMIZA GEÇMESİNİ NASİP EYLESİN AMİNN.

    RABBİM İSLAMI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ ORTAÇAĞ DEVRİNE DÖNDÜRMEK VE TEKRAR DÜŞMANLARININ ELİNE TESLİM ETMEK İSTEYENLERE FIRSAT VE İMKAN VERMESİN…AMİNNN.

    RABBİM DÜŞMANLARLA ELBİRLİĞİ İÇİNDE OLUP PLAN KURAN .PLANI UYGULAYAN .DESTEK ÇIKANLARIN BÜTÜN OYUNLARI FESH EYLESİN AMİNN

    RABBİM BÜTÜN PLANLARINIZI ELLERİNE AYAKLARINA DOLASIN..OYUNLARINI BAŞLARINA GEÇİRSİN …AMİNNN

  6. Kürtlerin yüzde 2 puanını direk mhpye yazdınız. Seçmen sayısını artırarak Erdoğana ekleme oy yaptınız ama yinede hesabınız tutmadı. Ülkeden milyonlarca genç yurtdışına gitti ama hala seçmen sayısı yüksek oluyor. Bu nasıl iştir böyle.

sefer özgüç için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu